25 Mayıs 2013 Cumartesi

Bursa

BURSA HAKKINDA

Türkiye’nin 4. büyük kenti olan Bursa, Marmara Denizi’nin güney doğu ucunda, Uludağ’ın kuzey batı eteklerinde yer alır. Bursa, Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara bölümünde Uludağ’ın Kuzeybatı yamaçlarında kurulmuştur. Kuzeyinde Marmara Denizi ve Yalova, Kuzeydoğuda Kocaeli ve Sakarya, Doğuda Bilecik, Güneyde Kütahya ve Balıkesir illeri ile çevrilidir. Şehrimiz Uludağ’ın yamaçları boyunca kurulmuş ve gelişmiştir. Savunmaya uygun olması nedeniyle yamaçlardaki kayalıklarda ilk yerleşimini almıştır. Kent Bizanslılar’dan alındıktan sonra özellikle Osmanlı Başkenti olarak büyük bayındırlık çalışmalarına sahne olmuştur.
Bursa özellikle 1940′lardan sonra ovaya doğru genişlemiştir. Birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunan ilimiz 1855 ve 1905 depremlerinden büyük zarar görmüştür. Bursa, Osmanlı başkenti olduktan sonra hızla gelişmiş ve Ortadoğu ülkelerinden Anadolu’yu aşarak gelen yollar bu merkeze doğru yönelmiştir. Bunun sonucunda kent 15.yy’da dünyanın başlıca ticaret, sanayi ve kültür şehirlerinden biri haline gelmiştir. Bazı kaynaklara göre nüfusu o dönemde 100.000′i geçtiği belirtilmektedir. İlde en büyük yükselti 2543m ile Uludağ’dır. Bursa’mız sınırları içinde iki önemli göl bulunmaktadır. Bunlardan biri Marmara Bölgesinin en büyük gölü olan İznik Gölü ve bir diğeri de Ulubat gölüdür. İlimizin en önemli akarsuyu Susurluk Çayının bir kolu olan Nilüfer Çayı’dır. Uludağ’ın güney yamaçlarından doğan ve gene Uludağ’dan kaynaklanan birçok küçük dere ile beslenen Nilüfer Çayı Bursa Ovasını sular. Bursa ilimiz sınırları içinde birçok büyük ve verimli ova vardır. Bunlardan en önemlisi Bursa Ovasıdır. Verimli topraklarıyla Yenişehir, İnegöl, Karacabey, Orhangazi ve İznik ovaları da bitkisel üretimin yoğunlaştığı yerlerdendir.

Doğal zenginlikleri, yeşil dokusu, şifalı suları, yaz ve kış turizmi imkanlarının yanı sıra, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin mekansal ve mimari özelliklerini de günümüze kadar taşıyan Bursa, benzerlerine az rastlanır bir kültür ve tarih mirasına sahiptir.

27 arkeolojik, 1 doğal, 3 kentsel SİT alanına sahip olan, 2042 adet korunması gereken anıtsal, dinsel, kültürel ve sivil yapıyı barındıran kentimiz, yeşil dokusu, pınar suları ve şifalı kaplıcaları ile yıllar boyu ”YEŞİL BURSA” olarak anılmış ve islam kültürünü yaşatan uhrevi yapısıyla günümüzde olduğu gibi geçmişte de bir çok gezginin ve tarihçinin akınına uğramıştır. Şehrin eteklerinde kurulduğu Uludağ (Olympos Dağı), tarihteki ilk Hıristiyan keşişlerin inzivaya çekildikleri yerleşim yerlerinden biridir ve aynı zamanda Türkiye’nin en büyük kış ve doğa sporları merkezidir. Bursa’nın ilçelerinden biri olan İznik ise bugün Vatikan ve Kudüs’ten sonra en önemli Hıristiyanlık merkezi olarak kabul edilmektedir.

BURSA TARİHİ

Araştırmalar sonucunda Bursa ve civarında M.Ö. 4000'li yıllardan itibaren çeşitli yerleşimlerin olduğu saptanmıştır. Fakat yöreye ait kesin bilgiler M.Ö. 700'lere dayanmaktadır. Homeros bölgeden Mysia olarak söz etmektedir. Günümüzde Bursa yöresinde Mysia yerleşmelerini anımsatan iki köy bulunmaktadır: Misi(Gümüştepe) ve Misebolu.
Tarihi coğrafyada bölgeye Phrygia da denilmektedir. M.Ö. 700'lerde Skyth'lerden kaçan Kimmer'lerin Phrygia devletini yıktıkları bilinmektedir. Bursa adı, bu şehri kuran Bithynia Kralı Prusias'dan gelmektedir. M.Ö. 7.yy'da bu bölgeye göç eden Bityn'ler buraya Bithynia adını verirler. M.Ö. 185'te Kartaca'nın yetiştirdiği büyük generallerden Hannibal'in Kral I. Prusias'a Prusias ve Olympus kentinin kurulmasını örgütlediği bilinmektedir. Prusias adı zamanla Prusa, sonra da Bursa'ya dönüşmüştür. M.Ö. 74'te Roma imparatorluğunun egemenliğine geçen Bithynia Roma'dan gönderilen Proconsul(Eyalet Valisi)'lerce yönetilen bir Asya Eyaleti haline gelmiştir. V Bursa M.S. 385-1326 yılları arasında ise Bizans dönemini yaşamıştır. M.S. 555'lerde bölgede ipek üretimine başlanmış ve doğal sıcak sulu kaplıcaların üretilmesi ile küçük bir kaplıca kenti kurulmuştur.
Prusa (Bursa) 1204-1261 yılları arasında Nikaia(iznik)'a bağlı, genelde kale içinde kalmış, fazla büyüyememiştir. Selçuk imparatorluğu'nun zayıflayıp dağılmaya başlamasıyla kurulan Anadolu Beylikleri içinde zamanla gelişen Osmanlı Beyliği çevredeki Tekfur'ların arazilerini de alarak güçlenmiştir. Bursa 1307 yılında Osman Bey tarafından kuşatılmış, uzun süren kuşatmadan sonra 6 Nisan 1326'da Osman Bey'in oğlu Orhan Bey kenti zaptetmiştir. 1335 yılında başkent Bursa'ya taşınmış ve kentte büyük imar hareketleri yaşanmıştır.
Osmanlılar Bursa'yı aldıklarında kent sadece hisar içinden ibaretken Orhan Gazi şehri hisarın dışına çıkararak Orhan Gazi Külliyesini kurdurtmuştur. Surlar dışında mevcut yerleşmeye yakın, hakim noktalarda cami ,hamam, imarethane, darüşşifa, medrese gibi kamu yapıları inşa edilerek bu külliyelerin çevrelerinde konut alanları yaratılmış ve böylece bir yerleşme geleneği başlamıştır. I. Murad Hüdavendigar zamanında (1363) başkent Edirne'ye taşınmıştır. II.Fatih Mehmed'in istanbul'u fethetmesinden sonra ise Bursa'nın faal rolü son bulmuş ve yönetim merkezi niteliğini kaybetmiştir.
Tanzimat sonrası dönemde Hüdavendigar Vilayeti merkezliği yapan Bursa'ya 1900'lü yılların başında Bilecik, Kütahya, Karesi (Balıkesir), Karahisar (Afyon) sancakları bağlı bulunmaktaydı. Milli mücadele dönemlerinde çeşitli ayaklanmaların yaşandığı Bursa, 8 Temmuz 1920'de Yunalılarca işgal edilmiş; 30 Ağustos savaşından sonra Türk birliklerince geri alınmıştır.
Bursa'da Roma ve Bizans Dönemlerinden günümüze ulaşabilmiş yapı yoktur. Eski kenti çevreleyen surların ilk olarak Bithynialılarca yapıldığı, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde ise onarılarak kullanıldığı düşünülmektedir. Bursa, Osmanlı imparatorluğunun ilk 200 yıllık döneminde diğer kentlere göre büyük gelişmeler göstermiş, bir çok mimari yapı ile süslenmiş, devrinin tanınmış medreseleri ile bilim aleminin merkezi olmuş, canlı bir ticaret şehridir. I.Murad zamanından başlayan Hüdavendigar Külliyesi, I. Beyazıd'ın yaptırdığı Yıldırım Külliyesi, I.Mehmed (Çelebi) döneminde başlayıp II. Murad zamanında tamamlanan Yeşil Külliyesi Bursa'nın mekansal gelişimini etkileyen ve bugünde ayakta duran büyük komplekslerdir. Cumhuriyet dönemiyle birlikte planlama çalışmalarına başlanan şehirde, 1960'lı yıllardan itibaren sanayinin önemi artmış, kentin nüfus ve kentsel gelişimi hızlı bir değişime uğramıştır. Coğrafi konumu, tarımsal, ticari ve sanayi potansiyelinin yüksek oluşu kentin çekiciliğini her dönem korumasını sağlamaktadır.

KURULUŞ VE ROMA DÖNEMİ

Günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce insanların yerleştiği bu topraklara M.Ö. VII. yüzyılda Trakya´da Strümon nehri kenarında oturan Bitynler ve akrabaları Tnyniler İskit saldırılarına karşı koyamayınca kuzeybatı Anadolu´ya göç ederek yerleşirler. Bu verimli topraklara Bitynia adını verirler. Kısa zamanda sınırlarını genişletmelerine rağmen M.Ö.VI yüzyılda bölgede güçlü orduya sahip Lidyalıların hakimiyetine girmekten kurtulamazlar. M.Ö.546´da Lidya Kralı Kroisos, Pers orduları karşısında mağlup olunca bölge M.Ö.453 tarihine kadar Pers İmparatorluğu sınırları içine girer.
Antik kaynaklar bugünkü Bursa´nın kurucusunu I.Prusias (M.Ö.232-192) olarak göstermektedir. Kartaca Kralı Hannibal, Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşı kaybedince, birlikleriyle beraber I.Prusias´a sığınır. Burada zafer kazanan bir komutan gibi karşılanıp, saygı görür. Bu yakınlığa karşılık olarak Hannibal emrindeki askerlerle bir şehir inşa eder. Buna Prusias´ın adını verip ona armağan eder. Kurulduğunda bugünkü hisar içinde olan şehir, günümüzün bir mahallesi kadardı. Bithynia krallık dönemine ait tümülüs´te M.Ö.II yüzyıla ait çok önemli belgeler bulunmuştur.

Roma İmparatorluğu zamanında (Prusa ad Olympium) Uludağ Bursa´sı adını alan şehirde o döneme ait mermerden bir kadın heykeli ve ostotek bulunmuştur.

İmparator Justinianus (527-565) zamanında Pythia´da (Çekirge´de) yeni hamamlar yaptırılmıştır. 1935 yılında Hisar içinde tonozlu odalar bulunmuştur. Hisar içinde, Yer Kapı´da bulunmuş erken Bizans devrine ait taban mozaiği, önemli arkeolojik kalıntılardandır. Tophane´de Bizans döneminden bir şapel ve manastıra ait mozaikler bulunmaktadır.

Prusa (Bursa) 1204-1261 yılları arasında Nikaia´a (İznik)´e bağlı sönük bir tekfurluk olarak yaşamını sürdürdü.

Bugün ülkemizin en zengin Bizans devri mezar stelleri ve çeşitli mimari eser parçaları, seramikler, sikkeler Bursa Arkeloji Müzesi´nde sergilenmektedir.

OSMANLI DÖNEMİ

Uzun çatışmalardan sonra 1326'da Orhan Bey Bursa'yı alarak Osmanlıların başkenti yaptı. Bursa'nın fethi(1326 yılında) ile kurulan Bursa Mehterhanesi 1826 yılında Yeniçeriliğin kaldırılışıyla beraber kapatılmıştır. Bursa 1365'te Edirne'nin başkent yapılmasına kadar bu durumunu korudu. Bursa, İstanbul'un fethi'ne kadar Osmanlıların en önemli merkeziydi. Bursa yöresi 1900'lerin başında Hüdavendigar Vilayeti'nin sınırları içindeydi. Kentin belediyesi 1877'de kuruldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında çeşitli yörelerinde ayaklanmalar çıkan Bursa 8 Temmuz 1920'de Yunanlılarca işgal edildi; 11 Eylül 1922'de işgalden kurtuldu.


BURSA'DAKİ MÜZELER

KENT MÜZESİ: Bursa Kent Müzesi, 2004 yılından bu yana kentin eski adliye binasında hizmet veren, Bursa’nın 7000 yıllık bir zaman diliminde geçirdiği değişim ve dönüşümlerin sergilendiği müzedir.

Müze, 14 Şubat 2004 tarihinde ziyarete açıldı. Müze binası 1926 yılında Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından Adliye Binası olarak inşa edildi.2 katlı binanın, birinci katında kronolojik, ikinci katında tematik bir düzenleme vardır. Müzede Bursa’da yaşamış 6 Osmanlı padişahının balmumu heykelleri, geleneksel ticaret hayatını canlandıran dekorlar, kentin topografik maketi gibi objelerle şehir hakkında bilgi sunulmaktadır.

ARKEOLOJİ MÜZESİ: Bithynia ve Mysia bölgesinde bulunmuş, MÖ. 3000 yılından Bizans dönemi sonuna kadar ele geçen buluntular, 1904 yılından itibaren Bursa Erkek Lisesi ve yeşil Medrese’de toplanmış, 1972 yılında Kültürpark içindeki binasında açılan Arkeoloji Müzesi’nde sergilenerek ziyarete açılmıştır 

HACIVAT KARAGÖZ MÜZESİ: Rivayete göre Hacivat ve Karagöz, Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, camiin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat'ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınır.

Hacivat'ın asıl adının Hacı İvaz olduğu söylenir. Hacivat karakteri düzeni temsil eder. Nabza göre şerbet verir. Kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutar. Az buçuk okumuşluğundan dolayı yabancı sözcüklerle konuşmayı sever. Perdeye gelen hemen herkesi tanır, onların işlerine aracılık eder. Alın teriyle çalışıp kazanmaktan çok Karagöz’ü çalıştırarak onun sırtından geçinmeye bakar. Rol icabı değişik kıyafetler içinde Keçi Hacivat, Çıplak Hacivat, Kadın Hacivat, Kahya Hacivat gibi farklı tasvirleri vardır.

 OSMANLI TAKILARI VE KIYAFETLERİ MÜZESİ : Bursa'da 2004 yılından beri hizmet veren özel müze.Muradiye Külliyesi'nin hemen karşısında, Şair Ahmet Paşa Medresesi içinde yer alan müze, 18 Eylül 2004’te açıldı. Müzede, Anadolu Folklor Vakfı kurucu üyelerinden Esat Ulumay’ın 40 yılda topladığı 18 değişik koleksiyonu sergileniyor. 

17. yüzyıla kadar uzanan Osmanlı Anadolu ve Rumelisi'nden 70 kıyafet ve 400 parça takının bulunduğu müzede ayrıca Türk kahvesi, hamamı, atçılığı ile ilgili malzemeler, silah, bıçak, kılıç, boncuk türü eşya sergileniyor.

BURSA ANADOLU ARABALARI MÜZESİ  : Türkiye‘nin ilk ve tek Anadolu Arabaları Müzesi’dir. Toplam 17.000 m2 ‘lik bir alanı kapsayan, Umurbey Mahallesi’ndeki eski bir ipek fabrikası TOFAŞ tarafından restore edilerek, 28 Haziran 2002‘de müze olarak halkın ziyaretine açılmıştır.   

Y.Mimar A.Naim Arnas, MSÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Bölüm Başkanı Prof. Önder Küçükerman ve Tofaş`ın murahhas azası ve tasarımcı – yönetici Jan Nahum biraraya geldiler; 1998 yılı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker`in ve yardımcısı Dr. Engin Yenal`ın kendilerine gösterdiği eski ipek fabrikasının bulunduğu yerde “Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi”ni kurma kararı verdiler.

Eski ipek fabrikasının ana binası olan müzede 2600 yıl önceye ait bir tekerlekten yola çıkarak, TOFAŞ tarafından üretilen motorlu araçlara kadar bir zaman tüneline girilmektedir. Müzeye girdiğinizde sizi 2600 yıl önceye ait Üçpınar Tümülüsü ve kazı çalışmalarını gösteren duratranslar karşılıyor. Orijinali Balıkesir’de olan bu tümülüsün içerisindeki araba parçaları buluntuları ve tekerlek parçaları bu müzenin başlangıç noktasını oluşturmaktadır.

Müzede ilerledikçe at arabası ve fayton imalatının yapıldığı dükkân ile karşılaşacaksınız. Tamamen orijinal malzemelerden oluşan bu dükkânda bir at arabası imal etmek için aylarca çalışıldığını görünce çok şaşıracaksınız. Sadece bu at arabasını imal etmekle iş bitmiyor; imalathaneden de arabalar, deri ve koşum takımları, branda işlerinin yapılması için saraçevine gönderiliyormuş. Ustanın ve alıcının talebine göre arabanın aksesuarları takılıyormuş. Tabii ki müzede saraçevini de göreceksiniz.

OSMANLI EVİ MÜZESİ: Muradiye semtinde 2. Murad Külliyesi'nin karşısında bulunan müzede 17. yüzyıl Osmanlı yaşam tarzı sergilenmektedir. 1989 yılında müzeye çevrilen binada haremlik, selamlık bölümlerinin yanı sıra günlük ihtiyaçların giderildiği mekanlar yer almaktadır. 

Müzede döneme ait giysi ve kıyafetlere de yer verilmiştir. Bursa'da ayakta kalabilen en eski ve en güzel ev unvanını taşıyan müzenin 17. yüzyılda yapıldığı ve 2. Murat'ın köşkü olarak kullanıldığı tahmin ediliyor.

MUDANYA MÜTAREKE EVİ MÜZESİ: XIX.yüzyıl sonlarında Rus asıllı Aleksander Ganyanof’ ait olan, Mudanya Mütarekesi’nin imzalandığı bina, Mudanyalu iş adamı Hayri İpar tarafından satın alınarak 1937’de müze olarak açılmış, 1959’da da Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. 

Bina, XIX. yüzyıl sonunda yapılmış bir Osmanlı evidir. İki katı ziyarete açıktır. İlk katta mütarekenin imzalandığı salon ve çalışma odaları, üst katta İsmet İnönü ile Asım Gündüz Paşa´nın yatak odaları bulunmaktadır. Müzede mütareke dönemi eşyaları ve dönemin fotoğraf ve belgeleri sergilenmektedir.

İZNİK MÜZESİ: 1388 Yılında sultan l.Murat annesi Nilüfer hatun anısına inşa ettirmiş olup 1960 yılında müze olarak hizmete açılmıştır(Nilüfer hatun imareti)... 


ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

KAPALI ÇARŞI: İnsan,bir yandan gezerken,diğer yandan tarihin eşsiz güzellikleri içinde bir yolculuğa çıkıyor.Herkesin görmesi gereken bir yer.

KOZAHAN: Kozahan'ın mimarı Abdül ula bin Pulat Şah’tır. 2. Beyazit tarafından yaptırılmıştır. 1490 yılında başlayan inşaat 1491 yılında tamamlanmıştır. Avludaki mescit ise 1493  yılında yapılmıştır. Yaz aylarında bu avluda oturup  çınar gölgesinde çay-kahve içmenin tadına doyulmaz. Hanın doğusunda ahır ve depoların bulunduğu ikinci bir avlulu bölüm vardır.

 İPEKHAN: Günümüzde ünlü Bursa ipekçiliğinin merkezi durumundadır. 

KORUPARK : Korupark ta güzel bir köşe temiz titiz alımlı birazcık da pahalı.



BURSA'NIN MEŞHUR YİYECEKLERİ

İSKENDER: İskender Kebap, veya kısaca İskender Bursa yöresinin meşhur kebap yemeklerinden biridir.1867 yılında kayhan çarşısında başlamıştır. Aslında temeli Döner olsa da, İskender'i İskender yapan üzerindeki tereyağ, domates sosu, yanındaki yoğurt ve altındaki yağlı pide parçalarıdır. Ayrıca, İskenderin eti, herhangi bir dönerin etinden farklıdır.İskender kebabı yapılan et Uludağ kekiği ile beslenen koçtan elde edilir.. İskender etinin yağı daha azdır. Bursa'dan diğer illerimize yayılan İskender Kebap günümüzde en iyi yine ortaya çıktığı yerde yani Bursa'da yapılmaktadır. 

İNEGÖL KÖFTE: İnegöl Köftesi XIX. yüzyılda Balkanlardan gelen göçmenlerin getirdikleri küçük ızgara köfte, 1930´larda Bursa´da Mustafa Besler tarafından açılan dükkanda "İnegöl Köftesi" adıyla satılmaya başlanmıştır. Bu lezzetli köfte Bursa ve İnegöl ile özdeşleşmiştir.

KEMAL PAŞA TATLISI: Önceleri peynir tatlısı olarak bilenen bu tatlı 1930´lu yıllarda Mustafakemalpaşa ilçesinde üretilmeye başlanmış ve bütün yurda yayılmıştır. Bu tatlı koyun peynirinden yapılmaktadır. Peynir, un, irmik ve yumurta yoğurularak 3-4 cm. çapında kurabiyeler haline getirilip fırında pişirilir. Daha sonra torbalar halinde satışa sunulur. Kaynayan şekerli şerbete atılarak tatlı haline dönüştürülür.

SÜTLÜ KADAYIF: Adından da anlayacağınız üzere kadayıf denen tel tel tatlının üzerine ılıkça süt dökülmesi ile yapılır. Şıra ve süte doyan tatlının tadına da doyum olmaz. 

MİHLAÇ PEYNİRİ: Bursa´nın Karacabey ilçesinde üretilen bu peynir, koyun ve inek sütünün karıştırılıp pişirilmesi ile imal edilir. Çok gözenekli, çok tuzlu ve kendine özgü tattadır.

 ŞEFTALİ: Şeftali Rosaceae ailesinden bir yaz meyvasıdır. Dünyaya Çin'den yayıldığı düşünülen şeftali, uzun yaşam ve ölümsüzlük sembolüdür. En iyi sıcak iklimlerde yetişir. Bol sulu ve tatlıdır.

Ilıman iklimi seven bir bitkidir. Genellikle 30 yıl yaşar. Ülkemizde en çok Bursa ve Akdeniz bölgelerinde tarımı yapılır. Meyvesi taze tüketildiği gibi suyu çıkarılarak meyve suyu yapılır. Bu meyvenin ekonomik değeri yüksek olup çok tüketilmektedir. Ağaç boyu genellikle 2 ve 2,5 metre olup yaz mevsiminde meyve verirler. Dona karşı dayanıksızdır. Şeftalinin içinin geniş kullanım alanının dışında çekirdeği de yakıt olarak kullanılabilir.

ZEYTİN ve ZEYTİNYAĞI: Bursada zeytin ve zeytin yağı üretimi çok geniş bir yere sahiptir. Zeytin ve Zeytinyağı; Saç dökülmesini engeller, kepeği önler,saçları kuvetlendirir. Kırışıklıkları giderir. Makyaj kimyasallarının oluşturabileceği olumsuz etkileri azaltır. Cilt hastalıklarının oluşumu önlemeye yardımcı olur.

KESTANE ŞEKERİ : Uludağ eteklerinin ünlü kestanesinden yapılan Kestane şekeri, Şekerli şerbette kaynatılan kestaneden yapılmaktadır. Kestane şekerlerinin çeşitleri Bursa´nın karakteristik tatlılarındandır.

ULAŞIM
Kara ve deniz ulaşımından en iyi yararlanabilen Bursa, hava ulaşımında da son yıllarda gelişme göstermeye başlamıştır.
Ulaşım alternatiflerinin gelişmesinde; ilin coğrafi ve tarihsel konumu , önemli ve gelişmiş merkezlere yakınlığı etkili olmuştur.

Karayolu : Karayolu bakımından yoğun bir trafiğe sahiptir. Bursa terminali,  il merkezine yaklaşık 10 km uzaklıktadır.
Terminalden bütün illere seferler vardır.

Terminal: Yeni Yalova yolu 10. km
Tel. : (+90–224)261 54 00

İstanbul’dan Bursa Otobüs Terminali’ne Ulaşım
Bursa Terminaline Esenler otogarından sürekli kalkan  Kamil Koç (444 0 562) ve Nilüfer Turizm ( 444 0 099) araçlarıyla ulaşabilirsiniz

Bursa Otobüs Terminali, Firmalarına Burdan Ulaşabilirsiniz.
Otobüs Terminali 
Santral: (224) 261 54 00 
Denizyolu : Bursa ‘ya 30 km uzaklıkta olan Gemlik ve Mudanya iskeleleri vasıtasıyla gerçekleşir. Bu iki liman Bursa sanayisi için çok önemlidir. Yük taşımacılığı Gemlik limanından, vapur seferleri Mudanya iskelesinden gerçekleştirilmektedir.



COĞRAFİ KONUMU
Bursa 40 derece boylam ve 28 - 30 derece enlem daireleri arasında Marmara Denizinin güneydoğusunda yer alan, toplam il nüfusu 2007 Yılı Genel Nüfus Tespit sonuçlarına göre 2.439.876 ile Türkiye'nin 4. büyük kentidir.
Bursa ili doğuda Bilecik, Adapazarı, kuzeyde İzmit, Yalova, İstanbul ve Marmara Denizi, güneyde Eskişehir, Kütahya, batıda Balıkesir illeriyle çevrilidir.
Denizden yüksekliği 155 metre olan Bursa, genelde ılıman bir iklime sahiptir. Ancak, iklim bölgelere göre de değişiklik göstermektedir. Kuzeyde Marmara Denizinin yumuşak ve ılık iklimine karşılık güneyde Uludağ'ın sert iklimi ile karşılaşılmaktadır.
İlin en sıcak ayları Temmuz - Eylül, en soğuk ayları ise Şubat - Mart'tır. 52 yıllık gözlem süresi itibarı ile yıllık ortalama yağış miktarı 706 mm.dir. İlde ortalama nispi nem % 69 civarındadır.
İlin yüzey şekilleri, birbirlerinden eşiklerle ayrılmış çöküntü alanlarıyla, dağlar halindedir. Çöküntü alanlarının başlıcalarını İznik ve Uluabat gölleriyle Yenişehir, Bursa ve İnegöl ovaları oluşturmaktadır.
Toplam yüzölçümü 10.819 km2 olan Bursa ili topraklarının % 17'sini ovalar oluşturmaktadır.

Nerede Kalırım ?  
BURSA'DA KONAKLAMA



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder